PR (Public Relations), bir kişi veya kurum için halkın genel algısını başarılı şekilde iletişim kanallarının kullanılarak yönetilmesidir. Türkçeye Halkla İlişkiler olarak çevrilen kavram, bir marka veya kişinin halkın karşısında itibarını korumak, desteklemek, bilinirliğini ve düşüncesini arttırmak, davranış biçimlerine etki etmek sonucunda oluşturulan bir itibar yönetim biçimidir.
PR çalışmaları günümüzde büyük küçük fark etmeksizin tüm kişi veya organizasyonlar için hayati öneme sahiptir. Yapılan PR çalışmaları sayesinde toplulukların dikkati çekilerek, topluluk gözünde olumlu bir imaj ve ilişki çalışmaları gerçekleştirilir. PR çalışmaları; görev bildirimleri yoluyla, sosyal medya içerikleriyle, internet sitesi içerikleriyle ve geleneksel medya kanalları kullanılarak yapılabilir.
PR ve PR Uzmanlığı alanının ilk örneklerini görmek istediğimizde tarihin sayfalarını 1900’lü yılların başına dek, geriye doğru çevirmemiz gerekiyor. Bu yıllarda, dünyaca ünlü Wall Street’in muhabiri olarak tanınan Ivy Lee, PR kavramının mucidi olarak karşımıza çıkıyor. Ivy Lee, ilk defa 1906'da halkla ilişkiler için İlkeler Bildirgesi'ni yayınladı. Bu raporda, iletişimin doğru ve açık olması gerektiğini ve PR alanının müşteriye karşı sorumluluğunun ötesinde, halkın sorumluluğunu taşıdığını söyledi. Pratikte elbette bu tutum Lee’ye PR’ın kazandıran tarafı olmadı. Örneğin, Rockefeller ailesinin kömür madenciliği operasyonu hakkındaki PR iletişimlerinin, yanlış ve yanıltıcı olduğu yönünde sert şekilde eleştirildi. Bugün ise PR her büyüklükteki işletmelerin işlerini başarıyla yürütmeleri, ürün ve hizmetlerini eksiksiz şekilde sunmanın esas gerekliliklerinden biri haline geldi.
PR ve reklamın arasındaki fark nedir?
PR çalışmaları ve reklamçalışmalarının doğası gereği birbirine benzerliği, PR ve reklam arasındaki farkı sorgulamanıza neden olmuş olabilir. Çok basit bir mantıkla açıklamak gerekirse, reklamlar markanın kendi sesinin halka ulaştırılmasıdır. PR çalışmalarında ise sesinizi doğrudan halka duyurmak yerine halkın sizi duyurmasını sağlamış olursunuz. Daha basit bir örnekle açıklamak gerekirse 3 arkadaş kendi aranızda konuştuğunuzu düşünün. En önemli yeteneğinizin gitar çalmak olduğunu biliyor ve bu iki kişiye de çok güzel gitar çaldığınızı söylüyorsunuz. Bu sırada karşınızdaki kişiler sizi bencil, egoist veya narsisisit gibi etiketlerle yanlış anlayabilir.
Oysa bu senaryoyu ufak bir PR çalışmasıyla lehinize dönüştürebiliriz. Bir gün tesadüfen aynı arkadaşlarınızdan birinin sizi gitar çalarken gördüğünü ve beğendiğini düşünün. Bu arkadaşınız sizi görmeyen diğer arkadaşınıza sizden bahsettiğinde, hem diğer kişide sizi dinleme merakı uyandırılacak hem de yukarda bahsetmiş olduğumuz etiketlerin tümünden amade bir viral yayılım uygulanmış olacaktır. Reklam ve PR çalışmalarının arasındaki farkı kavramak bu örnekteki basit insan ilişkisi kadar kolaydır.
Bir pazarlamacı veya reklamcı yapmış olduğu çalışmanın başarı metriklerini sorgulamak istediğinde, kampanyasının başarılı olup olmadığını anlamak için kendine şu soruları sormalıdır: